Güncel
Türkiye’nin Suriye ve Rusya politikası değişecek mi?
Türkiye'nin Suriye politikasında bir değişiklik olacak mı? Türkiye'nin, Rusya ile ilişkilerinin bir yumuşama dönemine girme ihtimali var mı?
İbrahim Karagül - Yeni Şafak
Sorularla başlayalım:
Türkiye'nin Suriye politikasında bir değişiklik olacak mı?
Türkiye'nin, Rusya ile ilişkilerinin bir yumuşama dönemine girme ihtimali var mı?
İçeride teröre ve terör görünümdeki “iç iÅŸgal” giriÅŸimine çok ağır operasyonlarla karşı koyan ve ciddi baÅŸarı saÄŸlayan Türkiye, bundan sonra sınırın diÄŸer tarafına yönelebilir mi?
Bu üç sorunun üçüne de “evet, muhtemelen” cevabı verebiliriz.
Hatta olmalı, değişmeli, yeni bir yol haritası çizilmeli, bu artık bir şekilde zorunluluk hali almıştır, diyebiliriz.
Kendi göbeğini kendi kesecek
Son günlerde hem dışarıda hem de içeride Türkiye'nin dış politikasında, özellikle Suriye geneli itibarıyla bazı değişiklikler olacağına dairsinyaller sanırım doğrulanacak. Bu yönde içeride de beklentilerolduğu malum.
Ama ne tür değişiklikler olacak? Bunu henüz bilmiyoruz. Detaylar çok kısa zaman içinde öne çıkacaktır muhakkak. Türkiye'nin Suriye konusunda geri adım atmasını bekleyenler yanılabilir. Değişiklik geri adım atmak anlamını taşımıyor.
“Düşmanlarımızın sayısını azaltıp dostlarımızın sayısını artıracağız” ifadesi bur ipucu verebilir mi? Ya da CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan'ın birkaç kez “kendi göbeÄŸimizi kendimiz keseriz” cümlesiyeni dönemin iÅŸareti olabilir mi?
Bunu da bekleyip göreceğiz.
Ancak Suriye meselesi, Türkiye'nin bütünlüğünü sarsacak noktaya gelmiştir. Bu bir gerçektir ve bu gerçeğe göre adım atmak zorundayız. Çünkü meselenin mahiyeti değişmiştir.
Türkiye'yi çevreleme, Güney'den kuşatma
ABD'den Avrupa ülkelerine, Ä°ran'dan Rusya'ya kadar “Türkiye'yi çevrelemeye”, “Güney'den kuÅŸatmaya” dönük bir cephe oluÅŸmuÅŸtur.
Suriye savaşı Türkiye savaşına dönüşmüş, doğrudan Türkiye açık hedef yapılmıştır.
PKK üzerinden başlatılan son saldırı furyası, terör değil, bu kuşatmanın bir aşaması olarak planlanmıştır. Tıpkı Gezi ve 17-25 Aralık müdahalesi gibi.
Türkiye bugün, üç yıl önce yapması gereken noktadadır. Üç yıl önce bugün yapılması gerekenler yapılamadığı için içeride bu kadar sıkıntı yaşadık, Suriye krizi de bu kadar kilitlendi. İşin doğrudan tarafı olan Türkiye iken, bir çok ülke Suriye'de açık savaşın içindedir ve bizi dışarıda tutmaktadır.
Bize saldıranlar nereye kayboldu?
Biz, Suriye savaşının şehitlerini içeride verdik zaten. Savaşın fiilen içinde olan hiçbir ülke bizim Güneydoğu'da verdiğimiz şehitlerkadar kayıp vermedi.
Maalesef, Suriye krizi ilk patladığında bu kaygıları hep yazmıştık. Krizinbirkaç yıl değil, on yılda çözülemeyeceğini, Suriye'nin bölgesel birdüğüm noktası olduğunu, düğümü çözmenin kolay ama bir daha düğümlemenin çok zor olduğunu, bu ülkenin en az on katı Lübnan olarak düşünülmesi gerektiğini hep yazdık.
Bir ülkenin dış politikası, hele hele Suriye gibi yakıcı bir meselesi küçük nüfuz gruplarının, dar çevrelerin, küçük cemaatlerin insafınabırakılamazdı, onlara rehin verilemezdi. Ama bu yapıldı.
O zaman bize çok ağır saldırılar yöneltildi. O saldırıları organize edenler, krizin böylesine kilitlendiÄŸi bir dönemde, bugün, ortalarda görünmüyor. Ankara'da ortak bakanlar kurulu toplantısı yapıldığı gün, bize gelip; “Suriye'de isyan baÅŸlatacağız, bize destek olun” diyenler bugün ortalarda görünmüyor.
İnsanlık trajedisi ve ahlaki zemin..
Zamanla savaşın mahiyeti değişti. Bir insanlık trajedisi halini aldı.Şehirlerin, kasabaların harabeye çevrildiği, insanlık suçlarının işlendiği, toplu kıyımların yaşandığı bir dönemde siyasi analizlerin anlamı kalmadı. Ahlaki bir zemin öne çıktı ve biz bu zeminde Suriye halkının yanında yer aldık, alacağız da.
Şimdi, geç de olsa, üç yıl önce yapılması gerekenleri de yeniden düşünme zamanı. Suriye'nin onlarca yıl Türkiye'yi vuracak bir cepheye dönüşmesine müdahale edemezsek, yarın bu ülkenin ödeyeceği bedellerden sorumlu oluruz. Çünkü her geçen gün çok daha ölümcülsonuçlar doğuracaktır.
Bugün vurmazsak, yarın küçüleceğiz!
CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan'ın birkaç kez tekrarladığı “kendi göbeÄŸimizi kendimiz keseriz” ifadesi ne anlama geliyor? Bir yumuÅŸama mı, doÄŸrudan müdahale ihtimali mi? Diplomasi mi, güvenlik eksenli giriÅŸimler mi?
Ama her halükarda bir değişiklik bekleniyor ve bu olacak. Sanırım diplomasi alanında yoğun bir mesai harcanacak. Ama Türkiye'nin güvenlik alanındaki pozisyonu çok daha net vurgu ve eylemlerleortaya çıkacak.
Ankara, kendi geleceğini uluslararası kurumlara ve iradeye teslim etmenin vahametini hep göz önünde tutacak, ona göre davranacak. Çünkü bu teslimiyetin bir intihar olduğunu, terör üzerinden Türkiye'yi hem içeride hem de Suriye'de vuran gücün o irade olduğunu anlamıştır. Tekrar edeyim, bugün Suriye konusunda yapmamız gerekenleri yapamazsak iş Türkiye'nin küçülmesine kadar gidecektir!
Putin ne demek istiyor?
Peki Rusya ile ilişkiler ne olacak? Çünkü bu ilişki, Suriye'deki pozisyonumuzu birebir ilgilendiren hatta büyük ölçekte belirleyen bir durumdur.
Rusya lideri Vladimir Putin'in “iÅŸleri yumuÅŸatalım ama önce Türkiye adım atsın” mealindeki son açıklaması, sadece Türkiye ile krizi yumuÅŸatmayı amaçlamıyor. Rusya'nın içinde bulunduÄŸu sıkıntıyıda ele veriyor. Türkiye, Rus uçağının düşürülmesi konusunda özür ve tazminat meselesine ÅŸimdilik uzak. Çünkü uçağın Türkiye hava sahasını ihlal ettiÄŸini, Rusya'nın çok kez uyarıldığını söylüyor ve haklı olduÄŸumuzu vurguluyor.
Hatta Antalya'daki G20 zirvesinde Erdoğan konuyu bizzat Putin'e söylemiş, o da Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'a hemen orada bu işi halletmesini söylemiş. Ancak iki ülkenin içinde bulunduğu durumu göz önünde bulundurursak Putin'in son açıklamasının öylesine söylenmediği ve Türkiye'nin bu sözleri ciddiye aldığı söylenebilir.
Moskova ile mesele sadece 'uçak' değil
Burada birkaç tespit yapmak istiyorum:
Türkiye'nin Rusya ile meselesi sanıldığı gibi sadece uçak krizi deÄŸil. Rusya'nın Suriye'de açık bir ÅŸekilde Türkiye karşıtı pozisyon alması söz konusu. Hatta sorun bunu bile aşıyor. Asıl ölümcül mesele, Putin yönetiminin “Türkiye'yi çevreleme” stratejisinde ana aktörlerden biri olmayı kabul etmesi olmuÅŸtur.
Moskova her ne kadar Suriye üzerinden OrtadoÄŸu'da bir jeopolitikatılım planlamış olsa bile, Ä°ran'ın tetikçiliÄŸini yapmış, Batılı ülkelerleortak hareket etmiÅŸ, örtülü bir ÅŸekilde Türkiye'ye savaÅŸ açmıştır. Putin'in Ä°ran ve Batı ile birlikte Türkiye'ye “düşman cephe”de bütün gücüyle varolmayı tercih etmesi, iki ülke iliÅŸkilerinin yüzlerce yıllık tarihinde ciddi kırılmalardan biri olacaktır.
Rusya için tehdit Batı'dan gelecek
Ruslar bu durumu dikkatle düşünmelidir. Çünkü Rusya için öncelikli mesele Suriye değil, Avrupa ile sınırlarıdır. Baltıklardır, Doğu Avrupa'dır. Rusya'yı vuracak tehdit Batı'dan gelecektir, Türkiye'den değil.
Ruslar yine düşünmelidir: Sovyetlerin dağılma süreci bitmemiÅŸtir. Rusya ile hesaplaÅŸma bitmemiÅŸtir, bitmeyecektir. Asıl “ikinci dalga dağılma planı” için sistematik bir olgunlaÅŸma süreci uygulanmaktadır. Zamanı gelince de bu plan uygulanacaktır.
Putin, “Türkiye'yi çevreleme” planına ortak olarak nereye varmak istiyor olabilir? Batı'yı memnun etmek mi? Bunu hiçbir zaman baÅŸaramayacaktır. Türkiye'yi düşman kategorisine koyması Putin için büyük bir siyasi basiretsizlik örneÄŸi olarak tarihe geçecektir. Ayrıca, ne yaparsa yapsın, Suriye'yi kendine bırakmayacaklarını bilmelidir.Zamanı gelince Rusya'yı oradan çıkaracaklardır.
Türkiye ve Rusya, bugün için çözülebilecek sorunların üstesinden gelmeyi bilmelidir. Zaman geçtikçe küçük krizleri bile çözemeyecek hale gelecekler, Doğu Akdeniz'den Karadeniz'e kadar daha ciddi krizlerle yüzleşeceklerdir.
Daha güneyden yeni hat çizdiler
Suriye'de çözüme iliÅŸkin somut bir adım kalmamıştır. IŞİD'le mücadele bir göz boyamadır. ABD ve Türkiye'nin Batılı müttefikleriPYD üzerinden Türkiye'ye fena bir tuzak kurmaktadır. “SavaÅŸ sebebi” gördüğümüz Kuzey Suriye Koridoru, adım adım gerçekleÅŸmektedir. 2013 yılından sonraki harita deÄŸiÅŸimlerine, PYD'nin alan geniÅŸletmesine dikkatinizi çekiyorum.
Türkiye'nin geç de olsa müdahil olması bu koridor planını “ÅŸimdilik”bir yerde durdurdu. Ancak daha güneyden yeni bir koridor haritası çiziliyor. IŞİD'den boÅŸaltılan yerlerin büyük çoÄŸunluÄŸu PYD üzerinden denetim altına alınacaktır. Yani, Türkiye'nin sınırdan müdahale edebileceÄŸi alanın güneyinden yeni bir hatçizilmektedir.
İki cepheden kuşatılıyoruz
Burada büyük hesap Türkiye ile coğrafyanın bağlantısını koparmaktır. Bunu Kafkaslarda yaptılar. Orta Asya, Türk dünyasıile bütün bağlantılar koparıldı. Aynısını Güney'de yapıyorlar. Bu seferMüslüman dünya ile bağlantısı koparılıyor. Suriye savaşında büyük hesap da, büyük hedef de bu yüzden Türkiye'dir.
Hırçın olanın değil, sabredenin kazanacağı bir jeopolitik hesaplaşmaya tanık oluyoruz. Ancak sabır zaaf değildir. İlmik ilmik işlenen bir stratejidir.
Rusya, Türkiye'yi çevreleme planının parçası olmaktan vazgeçmelidir. İlişkileri yumuşatmanın tek yolu budur ve iki ülkenin de buna ihtiyacı vardır.
Türkiye, coÄŸrafya ile bütün baÄŸlarımızı kesecek o planı boÅŸa çıkarmak için ne gerekiyorsa yapmalıdır. “Kendi göbeÄŸimizi kendimiz kesmek” de buna dahildir.
Henüz yorum yapılmamış.